Stealing Silver ✅ 68
by Mark Lobatto, 2018, 20min
Kısa filmler için biçilmiş kaftan; demans ve birinin ölümü sonrası hissedilen duygular. Neden iyiler çünkü çok kısa zamanda çok derin ve komplike şeyler anlatırlar. Birini kaybetmek her zaman derin duygusal tepkimelere sebep olur ve hem sunulması hem de izleyici tarafından alınması derinliğine rağmen oldukça kolaydır. Kalbe çok yakın olduğundan en küçük mevzu bahsi can yakar ve duyguların akmasına sebep olur. Demans ya da Alzheimer mı bu filmdeki tam bilmiyorum farkını ama hem resmedilenin hem de resme bakanın aklı ve mantığıyla oynar, anlatılanları bağlamdan koparır, karakter üzerinden zamansal kırılmalar yaşatır, karakterin farklı kişiliklere bürünmesinin önünü açar ve bunu da olabilecek en meşru ve gerçekçi şekilde, çok kısa zaman zarflarında yapar haliyle oldukça kullanışlıdır. Seyirci açısından da bu durumda olmanın acizliği ama aynı zamanda bir şeylerin hatırlanması süreci yine duygu akışına yardımcı olur.
Udo'nun her şeyin farkında gibi göründüğü anlar rahatlatıcıdır, hatıralarına gitmesi kalp ısıtıcıdır, örnek büyük anneannemin babamla ilgili oldukça negatif bir olayı hatırlamasının bile o an hissettirdiği garip duygu. O tarz anlar sadece bir anının paylaşılması ve bir hatırlama, bir yeniden yaşanma olayı gibi normal bir anının gerçekleştirdiği eylemler değildir. O an birinin silinen beyninden kısa bir süreliğine de olsa bir parça bulup hem kendiyle yeniden tanıştığı hem de etrafına tekrar o kişiyi bir anlığına sunduğu bir olaydır. Haliyle hatırlanan şeyin önüne hatırlayan ve hatırlayanın içinde olduğu durum geçer, spot ışıkları karaktere döner ve spotlar karakteri bıraktığında anı tekrar kendi benliğini yakalar ve bu seferde anının gerçek etkileri yaşanmaya başlanır, herkes adına o kendi üzerine çöken beynin içinden bulunan an tekrar yaşanır. Ve hatırlayan kişi için de oldukça gariptir bu anlar çünkü bir hatıranın özelliklerinden çok anın gerçek manada yeniden yaşanmasıdır. Her şeyi unuttuğunuz bir düzlemde bir şeyleri hatırlamak hatırlamak mıdır yoksa onları yeniden yaşamak mıdır yoksa bir hayal görmek midir.
Film pek matah değil ama böyle bir narrative düzlem düşüncesinin kıvılcımı oldu diyelim. Maisie'nin karakteri biraz daha zamana ihtiyaç duyan bir karakter, zaman kısıtlı olunca tam istenilen ya da benim hayal ettiğim noktaya ulaşamıyor. Onun haricinde aşığım sana Maisie Williams, nolur evlenelim artık. Ben kendini deli deli yapmana da bi şey demem mutlu mesut yaşarız sen kaşlarını falan kesersin saçını boyarsın falan ben de ne güzel olmuş falan derim öyle yani teklifimi düşün.
Yorumlar
Yorum Gönder