Japanische Märchen ✅ 48


Upuzun bir ara ve ben artık hareket etmek istiyorum. Kendimi kültür açısından, daha doğrusu popüler kültür açısından geliştirmek amacıyla yazmaya başladığım bu yazılar uzun bir süredir ortada yok. Aslında bir çalışma süresi gibiydi bu ilk bakışta fakat bir anda rehavete ve bir farklılaşmaya yöneldi. Rehavet bu aralar kitap okumaya olan soğukluğum ile başladı. Farklılaşma ise hayatımda şu an önemli bir yer kaplayan bir şeyi geliştirmek amacıyla ortaya çıktı.

Aslında Aylak adam okuyarak başladığım bu tur farklı bir kitapla son buldu. Ama öncelikle farklılaşmayı biraz açıklamam lazım ki zaten kitap hakkında diyebileceğim pek bir şey yok. Almanca öğrenmeye çalışmak bu seneki en büyük zaman tüketicilerimden. Velhasıl geçen senede öyle idi fakat durum bu sene için biraz daha farklı. Ya herru ya merru diyerek başladığım bu sene aslında pek bir şey yapmıyorum gibi gözükse de çok boşlanmış bir durumda değil. Bu vesile ile geçen senelerde de denediğim ama bir türlü hayata entegre edemediğim kendini öğreneceğin dil ile sarmalamayı bu sene hayata geçirdim ve bu da onun ilk ürünü.

Bu sarmalama işlemini burada yazılarını yazdığım ürünlerin dilini sadece Almanca olarak değiştirip yaptım. Aslında çok zor görünmese de boş vakitlerini dolu hale getiren bu işlemin konfor alanından çıkmak çok da kolay değil. Ürünlerin azalması ve anlama eşiğinin genelde geçilememesi gibi sorunlarla dolu bir yazı ve yazılar olacak ilerleyen günlerde. Ürünlerin dilinin değişikliğine karşın burada bir farklılığa gitmememin sebebi ise buranın bir gelişim alanı olduğundan daha çok bir terapi alanı olduğu gerçeği. Ben yazılarını hala Türkçe yazmaktan zevk alan bir insanım. İngilizce yazmak ya da Almanca yazmak bana Türkçe yazmanın verebileceklerini şu an katiyetle veremez. Zaten bu dillerdeki yeterliliğim de ayrı bir konu ama özel ilgi alanıma böyle bir hareket gözümde herhangi bir ihtilalden farksız.

Ama tabi ki bu uzun aranın asıl sebebi bu değil. Uzun süredir bu kadar rehavete kapıldığımı hissetmemiştim. Bu aslında iyiye işaret çünkü bu mental olarak bir stres içerisinde olmadığımı gösterir ama hala çocuksu bir eğlencem olan bu tip yazılar yamaktan uzak kalmak beni artık harekete geçmeye itti diyebilirim. Rehavetin sebebi konusuna gelirsek, bu seneki rahat yaşam şartlarım ve bununla beraber gelen boş zaman sürelerinin kısalığı ya da okuma yorgunluğu temel sebep görülebilir. He birde bu aralar çok uyuyorum ve bu durumdan mutsuz değilim.

Kitabımıza gelirsek aslında aklımda bir masal kitabı okumak yoktu. Asıl istediğim ve beklediğim daha ağır bir kitap ve bununla beraber daha ağır bir dildi fakat şanslı bir insan olarak seviyeme uygun sayılabilecek bir kitap ile başladım. Fakat bu şansıma karşın, bulduğum kitap çok da bana hitap eden bir şey değildi. Masal ya da Fabl okumakla pek bir sorunum yok hatta Japon kültürüne olan merakım iyi bir seviyede olarak düşünürsek kitap ilgimi çekmişti. Fakat masalların bir çeviri olduğundan mı, benim Almanca seviyemden mi, yoksa derlenen masalların kısalığından mıdır bilinmez bir türlü kitap beni mutlu etmedi. Bu yazıyı da kitabı yarım bırakmış bir şekilde yazıyorum zaten fakat bir masallar derlemesi olduğu için aslında sadece birkaç masalı okumamış olarak yazıyorum. Yani temelde kitap bitmiş gibi sayabiliriz.

Kitap Japon kültürünün gerçekten ne kadar farklı olduğu konusunda beni bir kez daha ikna etti. Dinlerinin ve kültürlerinin yansıması kesinlikle masallarda çok seçilebilir bir biçimde ve bende bunları görmekten memnuniyet duydum fakat ürünlere bir bütün olarak baktığımızda genelde tatmin etmeyen, hikayenin anlatım ağırlığına karşın didaktikliğinin "onu yapmayın, bunu demeyin"den öte gitmediğini görmek beni üzdü. Hikayelerde adam toplayıp kavga edenlerden, soğuktan donanlara, büyülü durumlardan, bir nevi boyut değişikliklerine tutun her şey vardı fakat mesajlar yani bu anlatımların temel sebebi anlatımın ağırlığını taşıyabilecek noktaya bir türlü gelmedi ve aradaki seviye farkı da yazıdaki değişimle çok irite ediyordu. Bu durum masalların eskiliğinden kaynaklanması ve yazılı olarak değil de daha çok sözlü olarak kullanılmasından kaynaklandığı belli fakat değerlendirdiğim ve tükettiğim şey yazılı bir ürün olmasından dolayı kitabı tatmin olmamış bir biçimde bırakıyorum.

Dipnot olarak da kitaplığımda hiç Almanca kitap olmadığından bu kitap beni dijital kitap okumaya başlattı diyebiliriz.

48

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Magicka ❌

Golden Compass ✅ 78

Hangover ✅ 64